22 Nisan’da Bağdat’ta dünya deniz ticaretini ve Ortadoğu ekonomisini doğrudan etkileyecek bir anlaşmanın ilk adımı atıldı. Türkiye, Irak, Katar ve BAE Ulaştırma Bakanları ‘Kalkınma Yolu Projesi Mutabakat Zaptı’nı imzaladı.

Tüm dünyanın ilgiyle takip ettiği bu anlaşmayla devasa yatırımlar yapılacak ve Basra’dan Türkiye sınırına otobanlar, demiryolları inşa edilecek. Bu sayede Çin ve diğer Asya ülkelerinden gelen gemiler mallarını Avrupa’ya kadar ulaştırabilecek.

Bu proje bölgeyi nasıl etkileyecek, ne zaman başlayacak, ne zaman bitecek ve etkisi ne olacak?

Proje hakkında tüm detayları Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu Al Jazeera.net Kemal Öztürk’e verdiği özel röportajda anlattı.

— Kalkınma Yolu Projesinin mali boyutu nedir? Ne kadara mâl olması bekleniyor?

— Öncelikle isterseniz bir projeyi genel hatlarıyla kısaca bir değerlendirelim. Dünyada gelişen ve büyüyen ticaret hacmi ile Türkiye’nin stratejik konumunu temel alarak yürüttüğümüz “Kalkınma Yolu Projesi” ile artık Irak’ta inşa edilen FAV Limanı’ndan Londra’ya kadar kara ve demir yolu ile Avrupa’nın her ülkesine kesintisiz ulaşım sağlayacağız. Yeni İpek Yolu olarak nitelendirdiğimiz Kalkınma Yolu Projesi ile ülkemizin ekonomik ve jeopolitik statüsünü daha da güçlendireceğiz. Bu projenin hayata geçmesiyle Asya ile Avrupa arasındaki seyahat süresini Türkiye üzerinden önemli ölçüde azaltacağız.

Faw Limanı’ndan yola çıkacak bir geminin Süveyş Kanalı üzerinden Avrupa’ya ulaşması arasında geçecek olan süre ile Kalkınma Yolu üzerinden aynı yükün Avrupa’ya ulaşması arasında 15 günlük bir kazanım sağlanacak. Fav Limanı’nı 1200 km’lik demir yolu ve otoyol ile Türkiye sınırına ve oradan da Avrupa’ya bağlayacak proje, bölgesel ticaret açısından yeni bir kapı aralayacak.

Kalkınma Yolu sadece uygun maliyetli ve kısa süreli bir ulaştırma koridoru sunmakla kalmıyor, aynı zamanda mevcut ulaşım koridorlarının tamamlayıcısı da oluyor. Doğu batı yönündeki koridorları kuzey güney yönünde bağlamış oluyor. Böylece, global ticaret sistemine doğrudan katkı sağlayacak olan Kalkınma Yolu Projesi katılımcı bütün ülkelerin kalkınmasına ve gelişmesine de katkı sağlayacak.

Bu koridorun ülkemizden Avrupa’ya demiryolu geçişi 2 bin 88 km olacak. Önemli bölümü halen işletmede olan güzergahın bir kısmında yapım çalışmaları devam ediyor. 130 km’sini ise ihale edeceğiz. Karayolu geçişi ise, 1.912 km olacak. 1.592 km’lik mevcut otoyolumuza ilaveten, “Şanlıurfa-Ovaköy” arasında 320 km uzunluğunda yeni otoyol yatırımı yaparak karayolu geçişini de tamamlamayı planlıyoruz.

İşin mali boyutuna gelince… Şu an için net bir rakam verirsem yanıltabilirim. Ama kademe kademe; ilk etapta 8 milyar dolar, 15 milyar dolar, 20 milyar dolara kadar çıkacak bir maliyet ön görüyoruz. Ama elbette net rakamlar proje ilerledikçe ortaya çıkacak. Finansman noktasında da daha çok uluslararası finansman şirketlerinden, kuruluşlarından kredi teminiyle ilgili bir yapı kurulması konusunda prensip olarak anlaştık.

— Projede Türkiye, Irak, Katar ve BAE’nin imzaları var. Hem bu ülkelerin hem de bölge ülkelerinin nasıl bir kazancı olacak?

— Bilindiği üzere 21. yüzyılda Çin başta olmak üzere Güney Doğu Asya ülkelerindeki artan sanayi ve ham madde üretimlerine paralel olarak bu bölgelerin Avrupa’ya yönelik ticaret hacminde önemli bir artış olmuştur. Bu nedenle Asya ile Avrupa arasındaki ticaret koridoru yeniden Dünya’da en önemli ticaret koridorlarından biri haline gelmiştir. Bu kapsamda 3 önemli ticaret rotası bulunmaktadır; Kuzey Koridor, Orta Koridor ve Güney Koridor.

Kuzey Koridor Uzakdoğu Asya’dan başlayıp Rusya üzerinden Avrupa’ya ulaşan ticaret rotasıdır. Güney Koridor ise Süveyş Kanalı’nı geçerek Akdeniz üzerinden Avrupa’ya ulaşmaktadır. Türkiye’nin kilit noktasını teşkil ettiği Orta Koridor ise yine Güneydoğu Asya’dan başlayıp Hazar Denizi’ni geçip “ülkemiz” üzerinden Avrupa’ya ulaşmaktadır. Ayrıca ülkemiz Orta Koridor üzerinde çok önemli bir konumda olduğu gibi Güney Koridor üzerinde de yer almaktadır ve Kafkas ülkeleri ile Rusya’dan Afrika’ya uzanan kuzey güney koridorlarının da tam ortasında bulunuyor. 4 saatlik uçuş süresiyle de yaklaşık 1.4 milyar insanın yaşadığı ve 8 trilyon 600 milyar dolar ticaret hacmi bulunan 67 ülkeye ulaşabiliyor. Kısaca; asırlar boyu tarihsel koridorların geçiş durağı olan, Orta Koridor ve Güney Koridor üzerinde yer alan ülkemizin uluslararası yük taşımacılığı ve ticaretteki önemi ortadadır.

Coğrafi konumumuzun tüm avantajlarıyla birlikte ülkemizin politikası da hep kazan-kazan üzerine olmuştur. Bunun çok net örneklerini Afrika’da görüyoruz, Türk Cumhuriyetlerinde görüyoruz, Ortadoğu’da görüyoruz.

Bu proje elbette bizim için kıymetli olduğu kadar projeye imza atan diğer ülkeler için de kıymetli. Dünyada çok ciddi bir şekilde artan ticaret hacmi var, dolayısıyla taşımacılık var. Bir kere her halükarda yeni yollar lazım, yeni kapasiteler lazım ve doğal olarak bunların da en uygun olanları daha cazip hale geliyor.

Diğer ülkelere olan kazançlarına gelirsek. Kalkınma Yolu Projesi uluslararası bir geçiş güzergahı olacak, ama bu sadece bir ulaşım, sadece bir enerji, sadece bir iletişim projesi de değildir. Bu aynı zamanda adı gibi bir kalkınma projesidir.

Bakın ben size çok net örnek vereyim: İstanbul-İzmir Otoyolu’nu açtık, biz diyoruz ki 8.5 saatte olan seyahati 3.5 saate düşürdük. Eğer İstanbul-İzmir Otoyolunu açmasaydık artan araç sayıları ve trafikle birlikte bu yolculuk bugün 11.5-12 saat olacaktı. Otoyolumuzla bu seyahat süresi artışını aştık. Peki bütün hedeflenen bu muydu? Asla değil. 12 tane organize sanayi güzergahı üzerinde kuruldu, yani orası aynı zamanda lojistik ve bir üretim üssü haline geldi.

İşte Kalkınma Yolu için de aynı şeyleri söyleyebiliriz, yani güzergahı üzerindeki tüm ülkelerin üretim noktasında çok ciddi potansiyeli var, insan gücü var, sanayisi var, bunlar da bu vesileyle çok daha hızlı gelişecektir. Bu bizim istihdamımıza aynı şekilde, üretimimize, katkı sağlayacak.

— Dünya deniz ticaret yollarına alternatif olarak yapılan bu proje nasıl bir etki yaratacak?

— Kovid-19 pandemisiyle küresel tedarik zincirlerinde başlayan dönüşümün devamında, 2022 yılında başlayan Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında içinde bulunduğumuz bölgenin lojistik haritasındaki değişim sürecini hızlandırdı. Yine, 2023 yılının Ekim ayında başlayan İsrail-Filistin savaşıyla birlikte, Kızıldeniz Bölgesi’nde yaşanan güvenlik krizi sonucunda Süveyş Kanalı’nda ticari gemi geçişleri sıkıntıya girdi. Bu güzergâh küresel denizcilik şirketleri tarafından tercih edilmemeye başladı ve bunun yerine Ümit Burnu’na yöneldiler.

Çin’den kalkıp Ümit Burnu’na dönen gemiler de 35 günde ulaştıkları Londra’ya yaklaşık 45 günde ulaşıyor. Yani süre 10 gün arttı, çok ciddi bir zaman, yani yüzde 30 civarında bir maliyet artışı demek.

Bir de mesela burayı kullanan gemilerin sigorta maliyetleri de çok ciddi şekilde artmış durumda. Dolayısıyla biz bugün Kalkınma Yolu Koridorunu bitirmiş olsaydık 45 günlük süre 25 güne düşerek maliyetleri de düşürecekti.

— Projenin en önemli konusu güvenlik. Irak’ta güvenlik riskleri mevcut. Bu nasıl aşılacak?

— Bir kere ben Irak ziyaretlerimde şunu gördüm: Irak istikrarlı bir ülke olma konusunda kararlı. “Ben buradayım” deme noktasına doğru güçlü adımlar atılıyor. Topraklarındaki terörü bitirme noktasında Türkiye’yle yapılan iş birlikleri çok kıymetli. Son gittiğimizde de zaten gündem maddelerinden bir tanesi oydu. Artık güvenli bir ülke olmak istiyorlar ve kendi kaynaklarıyla kendi insanını, kendi ülkelerini geliştirmek istiyorlar. Elbette o etkiler belli şekilde devam edecektir, ama mutlaka azalarak devam edecektir. İşin açıkçası bizim öngörümüz bu. Hayata geçirdiğimiz projeler de güvenlik sürecine katkı sağlayacaktır. Irak’ın şu andaki Başbakanının oradaki dengeler gereği durduğu bir yer var, ama çok net inisiyatif kullanabildiğini görüyoruz. Kalkınma Yolu ile ilgili de çok net bir şekilde irade ortaya koymuş durumdalar. O nedenle Kalkınma Yolu açısından güvenlik risklerinin aşılacağına inanıyorum.

— İran projeye destek veriyor mu? Bu projeyle Irak’ın tam bağımsız devlet olma çabalarını destekliyor mu?

— Daha öncede belirttiğim üzere Türkiye olarak biz komşularımızla ilişkilerimizi kazan-kazan prensibi üzerine inşa ediyoruz. Şu anda biz projeye dört ülke olarak taraf olduk. Katılmak isteyecek ülkelerle elbette görüşmemiz mümkündür. Şu an için İran’ın projeye dair fiili olarak bir engellemesini hissetmiyorum.

— ABD daha önce İsrail’den geçen Hint koridoru projesini desteklediğini açıklamıştı. Ondan daha verimli olduğunu söylediğiniz bu projeye ABD destek verecek mi?

— Hindistan’da yapılan G20 Zirvesi’nin en önemli çıktısı, Hindistan’ı Orta Doğu’ya, Orta Doğu’yu da Avrupa’ya bağlayacak bir demir yolu ve liman ağı kurulması planının duyurusu oldu. Adı da IMEC Koridoru.

IMEC Koridoru Hindistan’dan çıkıp, yine Arap Yarımadası’ndan gelip dört ülkeyi kat eden bir koridor. Ama aksiyonel değil, reaksiyonel bir yaklaşımla ortaya koyulmuş olan bir proje. Sayın Cumhurbaşkanımızın da belirttiği üzere Türkiye’siz bir koridor olamaz. Bize göre IMEC’in çok altlığı yok. Elbette ülkeler arasında olan rekabet bizi mutlaka etkileyecektir. Ama şu an için biz bu Kalkınma Yolu’nu açmış olsak, çok yoğun kullanıldığını görmüş olacaktık. Açıldığında da bunu göreceğiz.

Biz doğru olanı planlayıp yapacağız. Öncelikle dört ülke ile devam edeceğiz. Bu coğrafyada biz artık oyun kurucuyuz.

— Projenin hayata geçmesiyle birlikte Basra Körfezi’nden Türkiye sınırına kadar büyük alanda ciddi ticari etkileşim olacak. Bunun bölgede siyasi ve sosyal etkilerinin nasıl olmasını bekliyorsunuz?

— Kalkınma Yolu Projesinin ortaya çıkışında Faw Limanı’nın yapılmaya başlamış olması bu süreci tetikleyen, hızlandıran bir argüman oldu. Ama en kıymetlisi de Irak’ın bu konudaki Türkiye’ye bakışı, bu projeye bakışı. Sayın Cumhurbaşkanımızla birlikte gerçekleştirdiğimiz son Irak ziyaretinde Başbakan Sayın Sudani hani makineleri getirmişseniz başlayalım modundaydı, o kadar bir heyecan vardı. Tabii ki bu heyecanın sebebi projenin ülkelerine katacağı siyasi ve sosyal etkileri. Elbette bu projenin Irak’ta istikrarın yeniden tesis edilmesinde ve Irak’ın sosyoekonomik olarak kalkınmasında çok büyük etkileri olacak.

Sayın Cumhurbaşkanımızın da her zaman belirttiği üzere “yol sayesinde üretim olur”. Çiftçi mahsulünü satar, turist seyahat eder. Sanayici ihracat yapar, nakliyeci malzeme taşır. Yol sayesinde yatırım gelir. Sanayi gelişir, ülke kalkınır, ekonomi büyür, istihdam oluşur. Herkes evine helal rızık götürür. Yani yol; tıpkı enerji, teknoloji, inovasyon gibi ekonominin, üretimin, sanayinin bel kemiğidir.

Ayrıca, Kalkınma Yolu Projesi hayata geçerken inşa aşamasında dahi çok büyük bir ekonomik ivme ve istihdam oluşturacak. Bildiğiniz üzere inşaat sektörü, istihdam yaratması ve ihracatı artırması ile kalkınma sürecindeki ülkelerin lokomotif sektörlerinden biridir. Çimento, seramik, mobilya, cam sanayi ve lojistik gibi örneklendirilebilecek 150 yan sektörü beslemektedir. Bu nedenle doğrudan ve dolaylı olarak ekonomiye katkı sağlayan inşaat sektörü projeye paydaş ülkelerin ekonomisi açısından da stratejik bir öneme sahiptir. Daha önce de belirttiğim üzere ilk etapta 8 milyar dolar sonrasında 15 milyar dolar, 20 milyar dolara kadar çıkacak belki geçecek bir maliyetten bahsediyoruz.

Burada bir de Türkiye olarak biz biraz daha şanlıyız. Türk müteahhitlerinin son 22 yılda Kamu Özel İşbirliği kapsamında hayata geçirdikleri ya da yüklenici oldukları nice büyük projelerin yapımı sırasında kazanmış oldukları deneyimleri ülkemizde hayata geçen diğer yeni projelerin çok daha kısa zamanda ve başarılı bir şekilde inşa edilmesine fayda sağlıyor. Hatta bugün Türk müteahhitlik firmalarının hem yurt içi hem yurt dışında inşa ettiği yapılar, Ülkemizi dünyaya mühendislik ihraç edecek seviyeye yükseltti. Bugün Avrupa’dan Afrika’ya, Türk Cumhuriyetlerinden Arap Yarımadası’na birçok ülkede Türk müteahhitleri tarafından inşa edilen yolları, havalimanlarını, metro hatlarını görüyoruz.

Kalkınma Yolu Projesi kapsamında da bu işi dünyada bizden daha hızlı yapacak olan yok. Bu bir kere çok net. Ayrıca projeye özellikle daha çok dahil olmamız, birincil derecede taraf olmamız mutlaka bu işlerin de Türk firmaları tarafından yapılması noktasında fayda sağlayacak. Ama elbette Irak başta olmak üzere diğer paydaşlarında kapasitelerine göre bu işi yapabilecek olan yerli firmaları da bu işin içerisinde olacak.

— Projenin hayata geçirilmesiyle ilgili bir takvim var mı? Devletler tam anlaşma metinlerini ne zaman imzalar, ne zaman başlar, ne zaman hayata geçer?

— Bildiğiniz üzere 22 Nisan’da Cumhurbaşkanımızın riyasetinde Irak, Katar ve BAE Ulaştırma Bakanları ile “Kalkınma Yolu Projesi Mutabakat Zaptı”nı imzaladık.

Tam olarak neredeyiz diye konuşacak olursak, projeler bitme aşamasında. Geçtiğimiz aylarda Iraklı mevkidaşım Sayın Rezzak Muheybes Es-Sadavi ile Ankara’da bir araya geldik ve çok önemli kararlar aldık. İki ülkede karşılıklı ofis açılması konusunda anlaşmaya vardık. Türkiye’nin Bağdat’ta, Irak’ın da Türkiye’de bir ofisi olacak ve sadece Kalkınma Yolu ile ilgilenecek.

Iraklı muhataplarımız demiryolu, otoyol ve limanlar konusunda deneyimli ve önemli başarıları imza atmış müteahhitlik firmalarımız ile görüşmeyi gündemlerine aldılar.

Yine bir ortak şirket kurularak müşavirlik işleriyle ilgili bir aşama kat edelim dedik. En son gittiğimiz toplantıda da gündeme geldi ama bizim daha yoğun gündemimizde. Ayrıca daha önce de belirttiğim üzere projenin finansmanı konusunda daha çok uluslararası finansman şirketlerinden, kuruluşlarından kredi teminiyle ilgili bir yapı kurulması konusunda prensip olarak anlaştık.

Ne zaman başlar sorusu için net bir tarih veremem ama en kısa zamanda başlayacağız. Hedefimiz 2030’lara doğru Kalkınma Yolu Projesini tamamlayıp, hizmete almak.

Burada yeri gelmişken Zengezur Koridoru projemizden de kısaca bahsetmek istiyorum.

Orta Koridor’da ülkemizin konumunu daha da güçlendirmek için BTK Hattı’na ek olarak Zenger koridorunun da açılmasının kritik bir öneme sahip olduğunu düşünüyoruz. Bakü-Tiflis-Kars demiryolu hattı ile birlikte, Zengezur Koridoru orta koridorun gelişimini daha da destekleyecektir. Hayata geçirilmesiyle birlikte Azerbaycan ile Türkiye arasındaki mesafe de kısalacaktır. Uzun vadeli bir projeksiyon olmakla birlikte, Hazar Denizinden Bakü Limanı’na gelen yüklerin, BTK hattından daha kısa olması beklenen bu hat üzerinde doğrudan Türkiye’ye gelmesi mümkün olabilecektir.

Böylece, Bakü-Tiflis-Kars hattındaki yüklerin büyük bölümünü Poti ve Batum limanlarından Avrupa’ya ulaştırmakta olan ve Bakü-Tiflis-Kars hattı üzerinden yüklerine bağımlı olduğumuz Gürcistan’a karşı bir alternatif geliştirmiş olacağız. Ülkemizdeki Kars-Iğdır-Dilucu demiryolu projesinin tamamlanmasıyla birlikte de yükün tamamen demiryoluyla Bakü-Türkiye-Avrupa hattında taşınması mümkün olacaktır. Ayrıca, Zengezur koridoru, Bakü-Tiflis-Kars demiryolu projesi ve bir kısmı İran üzerinden sağlanan hatların ardından üçüncü bir alternatif olacaktır.

Yıllık taşınan yük miktarında sağlanacak artışların yanı sıra Ermenistan için de ekonomik bir kazanç kapısı olacaktır. Bölgenin dört bir tarafa enerji ve ticari geçiş noktasına dönüşmesi bölge ülkelerinin refah ve istikrarına da katkı sağlayacaktır. Bu nedenlerle, projenin Ermenistan tarafından da destekleneceğini düşünüyoruz.

Bu düşüncelerle şunun altını çizmek istiyorum ki geleceğin tedarik zincirleri, dayanıklılık, esneklik ve çevresel sorumluluk üzerine kurulu olacak. Türkiye, uluslararası ortaklarıyla iş birliği yaparak bu dönüşüme öncülük etmeye hazır. Birlikte çalışarak, küresel ticaretin geleceğini şekillendirebilir ve daha müreffeh, sürdürülebilir ve kapsayıcı bir dünya inşa edebiliriz.

Türkiye’nin sadece kendi içinde değil dünyaya entegre olduğu bir uluslararası ulaşım ağına öncelik vermeye devam edeceğiz.

Kemal Öztürk
aljazeera.net