İran komşuları ve bölge ülkeleriyle ilişkilerini düzeltmek ve ambargonun zararlarını azaltmak istiyorsa, yayılmacı politikalarına son vermeli, Şii propagandasıyla ülkelerin iç işlerine karışmamalı, paramiliter guruplar ve terör örgütleriyle ilişkilerini sonlandırmalı ve Neo-Pers imparatorluk doktrininden vazgeçmeli.

  1. Olayın bir suikast mı kaza mı olduğu tartışmalarındaki çoğu argüman komplo teorisinden öteye bilgi içermiyor.
  2. Reisi, Ortadoğu’da Kasım Süleymani gibi dengeleri etkileyen bir aktör olmadı. Politikaları bölgesel gerilim yaratacak kadar agresif ve saldırgan da değildi. Bu nedenle İsrail ya da ABD’nin hedefi olamaz. Yabancı devletlerin suikast ihtimali bu nedenle anlamsız. İran kazada İsrail’in parmağının olmadığını hemen açıkladı zaten. İsrail’in dahli olsa bile İran bunu açıklayamaz ayrıca.
  3. Reisi İran iç siyasetinde Hamaney çizgisinde olan, değişim ya da reform konularında ısrarcı olmayan bir siyasetçiydi. Bu yüzden gelecekte Hamaney’in yerine geçmesi muhtemel isimlerden biriydi. Bu açıdan İran derin devletinin hedefi olabilecek bir isim olmadığından, suikastla ortadan kaldırılmasını gerektirecek durum yoktu.
  4. İran’da Reisi’nin ölümünden sonra bir istikrarsızlık, kargaşa, düzen değişikliğinin olacağını söyleyenler İran’ı tanımıyor. Hamaney daha Reisi’nin cenazesi bulunmadan, “İran’da yönetim etkilenmez.” diyerek ön aldı. Reisi’nin ölümü resmi olarak duyurulduktan sonra da hemen yerine vekâleten Cumhurbaşkanı Muhammed Muhbir atandı ve 50 gün içinde seçimlere gidileceği duyuruldu. Bu, İran’da devlet geleneğinin olduğunu, Hamaney’in de mutlak otorite olarak duruma el koyduğunu gösteriyor.
  5. Reisi’nin ölümüyle İran’da bir sistem tartışması, bir değişim rüzgarı oluşması da pek mümkün görünmüyor. Günlerce süren ve oldukça şiddetli gösterilerin olduğu Mahsa Amini olaylarında bile rejimde herhangi bir çatlak ya da esneklik olmadı. Bu kazanın dinamikleri de herhangi bir enerjiyi ortaya çıkartacak güçte değil.
  6. Bir ülkenin devlet başkanının eskimiş, yeterli donanımdan yoksun bir helikopter ile seyahat etmesi neticesinde meydana gelen kazada hayatını kaybetmesi, o ülke için ciddi bir prestij kaybıdır. İran bunun mahcubiyetini uzun süre yaşayacaktır. Orduya ait bir helikopter devlet başkanını taşıyamıyorsa o ordunun kabiliyeti ve gücü tartışmaya neden olur.
  7. Bir devlet başkanının helikopter kazasında hayatını kaybetmesi ne kadar prestij kaybı ise kaza yerinin bulunamaması ondan daha büyük bir prestij kaybıdır. Güvenlik önlemlerinin, donanımlarının ve askeri kabiliyetlerinin yeterli olmadığı ortaya çıkmış ve imaj kaybı yaşanmıştır.
  8. İran, İsrail ve ABD ile yaşanan krizlerde hamasi söylemler, video filmleri ve tehditlerle iç kamuoyunu konsolide etmeyi bir politika haline getirmişti. Ancak füzeleri, insansız hava araçları, askeri cihazlarının gövde gösterilerine rağmen kazayla birlikte ortaya tam tersi bir tablo çıktı. Devlet başkanını güvenli şekilde taşıyamayan, kaza yerini tespit edemeyen, saatlerce enkaza ulaşamayan bir askeri kapasite uzun süre tartışılacaktır.
  9. İran ve Türkiye arasındaki yüz yıllara varan gizli rekabette bu kaza bir dönüm noktası oldu. İran Türkiye’den İnsansız Hava Aracı ve gece görüş kabiliyetine sahip helikopter istemek zorunda kaldı. Cumhurbaşkanı Reisi’nin yerini Akıncı İnsansız Hava Aracı tespit edip İranlı yetkililere bildirdi. İranlı kurtarma ekipleri Reisi’nin cenazesine ancak böyle ulaşabildi.
  10. İran bu kazayla birlikte içinde bulunduğu durumu yeniden gözden geçirmek zorunda kalacak. Batı tarafından uygulanan ambargo nedeniyle hava araçlarını yenileyemiyor, yedek parça bulamıyor, sistemlerini geliştiremiyor. Ancak İran bu ihtiyaçlarını karşılamak için İslam ülkeleriyle de iş birliği yapmıyor. Çünkü neredeyse tüm Sünni İslam Ülkeleriyle kavgalı ve hasım gibi görüyor. Özellikle Türkiye’nin sahip olduğu savunma sanayi ve teknolojik alt yapı ihtiyaç duyduğu birçok şeyi karşılayabilirdi. Fakat İran bu ilişkiyi kurmak yerine rekabet etmeyi tercih etti. Sonuç ise büyük bir itibar kaybı oldu.
  11. İran komşuları ve bölge ülkeleriyle ilişkilerini düzeltmek ve ambargonun zararlarını azaltmak istiyorsa, yayılmacı politikalarına son vermeli, Şii propagandasıyla ülkelerin iç işlerine karışmamalı, paramiliter guruplar ve terör örgütleriyle ilişkilerini sonlandırmalı ve Neo-Pers imparatorluk doktrininden vazgeçmeli.
  12. Bu kaza İran içinde bir özeleştiri sürecini başlatırsa bölgede daha sağlıklı bir düzen kurulabilir. Ancak bunun da çok zayıf ihtimal olduğu gidişattan belli oluyor.
Kemal Öztürk

aljazeera.net