Belki de kimsenin farkında olmadığı ama her Müslüman bireyin derinden yaşadığı, hayatını etkileyen Batı karşısındaki kompleksi, ezikliği yıkmak için isyan etti bir adam.
Prof. Fuat Sezgin’i bu yüzden çok sevdim.
Sadece görkemli isyanına değil, bu isyan sonucunda yarattığı devrime de hayranım.
O devrimi, tüm dünya bilim tarihinin yeniden yazılmasını gerektirecek kadar güçlü bir eserle taçlandırdı.
Bir insanın, bir ömürde yapabileceğinden çok fazlasını ifade eden bu eserin adı, Arap İslam Bilimler Tarihi’dir.
Bir ömürden daha fazla zaman harcanarak yazılabilir bu eser.
17 Ciltlik bu kitap bundan sonra bir daha yazılamaz diyen hocası Hellmut Ritte’dir.
Günde 16 saat çalışmak, 50 bin kaynak kitabı bir araya getirmek, bunları incelemek, 5 dil öğrenmek, dünyanın en güçlü bilim tarihi enstitüsünü, kütüphanesini, müzesini kurmak…
Sayamayacağım daha nice muhteşem çalışmaları bir insanın bir ömre sığdırması mümkün değildir.
İslam bilim tarihinin bugüne kadar bilinmeyen bilim insanlarını, eserlerini, buluşlarını, teknolojilerini bulup ortaya çıkarmak belki sayfalarca övgüye değer bir gayret.
Ancak beni etkileyen şey Fuat Sezgin’in diğer yönü. Batının baskın kültürü, ekonomik üstünlüğü ve tarihsel basıncına karşı gösterdiği dirençtir.
Hiçbir eziklik, kompleks, çekingenlik olmadan büyük bir özgüvenle batının kurguladığı bilim tarihi paradigmasını yıktı.
Bilim tarihi sizin anlattığınız gibi değil, benim yazdığım gibidir deme cesaretini gösteren, Bitlis’in kavruk yüzlü çocuğu gerçek bir devrimcidir benim nazarımda.
Felsefeyi anlatacaksanız Fârâbî’yi, matematiği anlatacaksınız Tûsî’yi, tıp tarihini anlatacaksanız İbn Sînâ’yı, astronomiyi anlatacaksınız Bîrûnî’yi, coğrafyayı anlatacaksınız İdrîsî’yi, sosyolojiyi anlatacaksanız İbn Haldûn’u yok sayamazsınız.
Ne acıdır ki batı bilim tarihinde bu büyük Müslüman bilim insanları yok sayıldığı gibi, Müslüman ülkelerin bilim tarihi kitaplarının çoğunda da bulunmuyor.
Ve yine ne acıdır ki dünyadaki milyarlarca Müslüman bu isimleri bilmiyor.
Sanıyorlar ki bilim Avrupa’da keşfedildi, orada başladı ve oradan dünyaya yayıldı. Bu yüzden de Müslüman bilim insanları da, aydınları da Batı karşısında kendini ezik, kompleksli hissediyor.
İşte Fuat Sezgin bu kompleksi yıkan, bu yanlış paradigmayı yerle bir eden isim oldu. 94 yıllık ömrünün son günlerine kadar bu yanlış fikri yıkacak ve Müslüman her çocuğun gururla bahsedeceği bir tarihi yeniden inşa edeceği eseri için çalıştı.
Eserini Almanca yazmıştı. Çünkü 1960 askeri darbesi onu sakıncalı akademisyen ilan ettiği için Frankfurt Üniversitesine gidip orada çalışmalarını sürdürmüştü.
Almanca 17 ciltlik Arap-İslam Bilimler Tarihi eseri sonunda Türkçeye çevrildi. Fuat Sezgin adına kurulmuş olan İslam Bilim Tarihi Araştırma Vakfı ve İbni Haldun Üniversitesi uzun uğraşlar, çabalar sonucunda bilim tarihinin seyrini değiştirecek eseri dilimize kazandırdı. İstanbul Üniversitesinin değerli akademisyenleri çeviri görevini üslendi.
Onlara çok büyük bir teşekkür borçluyuz.
Vakfın Mütevelli Heyeti Başkanı ve Fuat Sezgin’in yakın arkadaşı Mecit Çetinkaya’ya şunları söyledim: Bu eseri herkesin ulaşacağı şekilde yaygınlaştırmamız gerek. Ayrıca İngilizce başta olmak üzere birçok dile çevirmeliyiz. Dünyada bilim tarihinin yeniden yazılması için de yoğun iletişim çalışmaları yapmalıyız. Özellikle gençlerimize kendi tarihlerini yeniden öğretmemiz gerek. Böylece kompleksten uzak bir nesil yetişecektir.
Fuat Sezgin gelecek nesillerimizin zihin ve ruh dünyasını yeniden inşa edecek bir eseri ömrünü feda ederek yazdı.
Biz de şimdi bu eserin hakkını vermeliyiz.