Bu soru Türkiye Dış İşleri Bakanı Hakan Fidan’ın Çin ziyaretinden sonra yeniden merakla sorulmaya başlandı.
Sebebi de Çin medyasına dayandırılan bir haber. Bakan Hakan Fidan toplantılar esnasında, “BRICS üyesi olmak istiyoruz.” diye bir açıklama yapmış deniyor.
Kremlin Sözcüsü Peskov bile bu açıklama üzerine demeç verdi. Memnun olacaklarını, önümüzdeki dönemde Rusya’da yapılacak toplantıda bu konunun gündeme geleceğini söyledi.
Erdoğan BRICS Üyesi Olmak İstediğini Açıklamıştı
2018 yılında G. Afrika’da yapılan BRICS zirvesine Erdoğan davet edilmiş, orada liderlerle ‘aile fotoğrafı’na girmiş ve sonrasında şöyle demişti gazetecilere
“Toplantıda Türkiye’yi BRICS’e dahil etmeleri çağrısında bulundum.”
Yani Türkiye’nin BRICS üyesi olma niyeti ve açıklamaları yeni değil.
Türkiye bir başka oluşum olan Şangay İşbirliği Örgütü’ne de üye olmak istediğini açıklamıştı ayrıca.
Erdoğan’ın açıklamaları da, Fidan’ın haberleri de uluslararası kamuoyunda oldukça ilgiyle takip edildi.
Türkiye kamuoyunda ise “Ülke pakt mı değiştiriyor?” tartışmaları yaşandı.
Böyle olması normal.
NATO üyesi, AB ile üyelik müzakereleri yürüten Türkiye’nin sanki eksen değiştirir gibi BRICS’e üye olması tabii ki dikkat çeker.
Oysa Mısır, Suudi Arabistan, Etiyopya, İran birliğe üye olmuş, ancak bu kadar tartışılmamıştı.
Ancak bu açıklamalar o kadar ciddi bir aks değişikliği anlamına geliyor mu?
BRICS yeni bir siyasi kutup mu?
Çin ve Rusya’nın Batı gücünü dengeleme girişimlerinin iki örneğinden biri aslında BRICS. Diğeri de Şangay Beşlisi adıyla da anılan diğer oluşum. Fakat her iki örgütün de üyelik ilişkileri oldukça esnek, ne bir ideolojik yapısı, ne de ortak politika bağlılığı var. Daha çok ekonomik kazanç, kalkınma işbirliği öngörülüyor.
2009’da BRICS üyesi olan Çin, Rusya, Hindistan, Brezilya, G. Afrika, (sonradan eklenen) Suudi Arabistan, BAE, Mısır, İran, Etiyopya dışardan bakıldığında dünya nüfusunun yarısına yakını, dünya ekonomisinin de üçte birini elinde tutuyor aslında. Petrol üretiminin de %44’ünü yapıyor.
Ancak bu durum, dünyada siyasi ve ekonomik dengeleri değiştirecek bir organizasyon mu? Hayır.
Rusya Dış İşleri Bakanı Lavrov’un ifadesiyle “Grubun çoğulculuk değerlerini koruması, uluslararası ticarette ayrımcılık yapmadan şeffaflığı desteklemesi, açık, özgür ve kapsayıcı olması…” gibi genel geçer ifadelerle tanımlıyor kendini.
Her iki oluşumun ana dinamosu Çin. Bu yüzden geleneksel Çin sessizliği ve stratejik sabrı ile okuyacak olursak, Çin ileride BRICS’i Avrupa Birliği benzeri bir örgüte dönüştürüp sonrasında içine güvenlik ve savunma işbirliği ekleyebilir mi?
Olabilir.
Ancak üyelerine bakacak olursak İran’ın Suudi Arabistan ve BAE ile nasıl bir savunma işbirliğine gireceğini pek kestiremiyor insan.
Yakın vadede BRICS ne NATO, ne AB, ne de G20 organizasyonlarına alternatif olma eğilimi gösteriyor bana göre. Tabii uzun vadede her şey değişebilir dünyada.
Çin’in etki alanını genişletme ve iştahla Afrika’ya yayılma planlarına çok yaradığını söylemek mümkün şimdilik.
Türkiye neden BRICS üyesi olmak istiyor?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Şangay Beşlisi ve BRICS üyeliği için yaptığı açıklamalar, genelde ABD ve AB ile sorun yaşanan dönemlerde yapıldı. O dönem uzmanların, yazarların ve siyasilerin hepsi, “Türkiye yüzünü Batıdan Doğuya mı çeviriyor?” sorusunu sormuştu.
Aslında bakarsanız ABD ve AB o kadar çok sözünde durmadı ve Türkiye’yi zor duruma soktu ki, yüzünü değil, tüm bedenini batıdan doğuya döndürmek istedi Türkiye.
Ancak Doğu’nun Batıdan daha iyi olduğuna da kimse ikna olmadı. Rusya Suriye’de çok çektirdi Türkiye’ye, Çin Doğu Türkistan’da Türkiye’nin soydaşlarına az zulüm yapmadı.
Bu nedenle Türkiye biraz uluslararası siyasette denge, biraz Batıyı korkutma, biraz ilişki çeşitliliği, biraz da ‘Ortalık canlansın!’ diye bu açıklamaları yapıyor.
Ancak dünyada tek kutuplu, iki kutuplu ilişki biçiminin de kalmadığını artık görmeliyiz. NATO üyeliğini “Katolik Nikahı” gibi algılamıyor Türkiye. Bu yüzden hava savunmasını kurmak için Patriot vermeyen Batı ülkelerine, Rusya’dan S-400 füzeleri alarak cevap verdi.
Bu yüzden Türkiye Şangay İşbirliği ya da BRICS üyesi olursa büyük sürpriz olmaz. Lakin bu ne Batıdan kopmak, ne de Doğuyla kader birliği yapmak anlamına gelir.